Aziz Yıldırım, göreve geldiği 1998 yılında öyle pek büyük vaatlerde bulunmamıştı. Pek mütevaziydi. Ayakları yere basan açıklamalar yapar, tansiyonu yükseltmezdi. Ne olduysa, birkaç sene içinde oldu. Sportif başarılar, 6-0'lık Galatasaray galibiyeti ve Şükrü Saraçoğlu stadı, taraftarın Aziz Yıldırım'a inanılmaz büyük bir sevgi ve sadakat beslemesini sağladı. İşler tam da bu noktada kontrolden çıktı. Fenerbahçe, kendi elleriyle bir canavar yarattı!
Aziz Yıldırım, bir noktadan sonra kulübü kendi malı gibi görmeye başlayıp bir diktatörlük ilan etti. Yönetim, taraftar, futbolcular; kimse umurunda değildi. Ne biliyorsa onu yapıyordu. Bunların sonucunda da Fenerbahçe'yi, tarihinde kara bir leke olarak kalacak 3 Temmuz sürecine soktu. Kendi sorumluluğunda olan bir olaydan dolayı (Kesinlikle suçlu ya da suçsuz gibi bir yargıda bulunmuyorum) tutuklanmasını dahi Fenerbahçelilerin başına kakarak "Ben Fener için yattım" tavrını takındı.
Tüm bunlardan sonra Aziz Yıldırım tekrar kulübün başına geçti ve tekrar bir genel kurulda adaylığını koydu. Eski TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın karşısında yine o bilindik tavrını takındı ve "Burası benim çöplüğüm!" diyerek kazandı.
Peki, nereye kadar Aziz Yıldırım, nereye kadar asırlık dev çınarın tek kişilik şova dönüşmesi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder